Kayıtlar

Aralık, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ne var ne yok

pozisyon var gol yok kılıç var kan yok umut var gelişme yok dert var çare yok cefa var rahat yok aşk var yâr yok sigara var ümit yok gece var aydınlık yok kaygı var sefa yok doğa var canlı yok tehlike var yakalanmak yok sabah var çorbacı yok özlem var çaba yok istek var halim yok hırs var başarı yok su var yaşam yok ilham var defter yok dost var yolcu yok sevgi var karşılık yok bulut var yağmur yok dünya var mutluluk yok kumar var şans yok sevişmek var zevk yok arkadaş var samimiyet yok yemek var tat yok ceku var arif yok istanbul var iyilik yok yenilgi var kuşku yok kuş var ağaç yok perişanlık var vazgeçmek yok gemi var ismail abi yok yaşanmışlık var gurur yok idam var son istek yok maç var kaleci yok hayaller var zaman yok sonbahar var yaprak yok cinayet var iz yok tekrar var üzüntü yok bira var behzat amirim yok anahtar var kapı yok kanser var doktor yok hırsız var eşya yok izmir var deniz yok borç var para yok okul var öğretmen yok acı v

kayıp mendil

yazın ortasında terleyerek uyanmıştım ilk defa. saniyelerdir bu olmuyordu, hayatımda her şey sürekli tekrar ederken ne olmuştu da bu kez farklı bir şey olmuştu anlayamadım. ve aklıma gökyüzüne bakmak geldi. aniden başımı yukarı çevirip baktığımda ten acıtan kırmızı asit yağmuru yağıyordu. uyandığım zaman etrafın kan kırmızı olmasından bunu anlamalıydım zaten. o kırmızı yağmurlar yerde birikmiş insandan portreler oluşturmuştu. üşenmeyip tüm şehri gezdim. evet gördüklerim beni hayal kırıklığına uğratmamıştı. her portrede uzun bir saç , küçük bir göz, ortalama bir burun, normal üstü dudaklar vardı. inanamıyordum uzun uzun gözlerin içine baktığımda kendimi görmüştüm. bunu, aşkın ömrü var diyenlere göstermek isterdim ama gözlerimden akan su portreyi yok etmişti.