kayıp mendil

yazın ortasında terleyerek uyanmıştım ilk defa. saniyelerdir bu olmuyordu, hayatımda her şey sürekli tekrar ederken ne olmuştu da bu kez farklı bir şey olmuştu anlayamadım. ve aklıma gökyüzüne bakmak geldi.

aniden başımı yukarı çevirip baktığımda ten acıtan kırmızı asit yağmuru yağıyordu. uyandığım zaman etrafın kan kırmızı olmasından bunu anlamalıydım zaten. o kırmızı yağmurlar yerde birikmiş insandan portreler oluşturmuştu. üşenmeyip tüm şehri gezdim. evet gördüklerim beni hayal kırıklığına uğratmamıştı. her portrede uzun bir saç , küçük bir göz, ortalama bir burun, normal üstü dudaklar vardı.

inanamıyordum uzun uzun gözlerin içine baktığımda kendimi görmüştüm. bunu, aşkın ömrü var diyenlere göstermek isterdim ama gözlerimden akan su portreyi yok etmişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

aylaya

bağdaş kurmuş gülen insan

ne var ne yok