Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

yarım ve yarim

su altında kalmış, yeni ortaya çıkan sersefiller gibiyim. nerede olduğum ve ne yaptığımdan haberim yok. bunu yazan ben, sizin hayatlarınızdan yola çıkarak bunları yazıyorsam, bunları okuyan siz kolaya kaçmışsınızdır demektir. halbuki istanbul ölmek için çok güzel bir şehir. tek kelime dahi etmeden beklersin o siyah anı. hayat beklemeklerle geçer,sen beklersin zaman seni geçer. zamanı gelince saatler sürecek o tren yolculuğu beni heyecanlandırmıyordu artık. insan ya tünelin ucunda ışık görür, ya da hiç göremez ya. ben o tünele daha hiç giremedim. girenlerin, çıktıktan sonra yüzlerinin yarısı yok,  diğer yarısı olmasa da olur haldeydi. romanın sonunda demirlerde ezilmiş dudak izleri buluyordum ben. diğer yarım hala ölü. tek bir harf bazen hiçbir şeyi değiştiremez. aslında bir nokta olsa da.

leke

sen biraz ürdündün ben biraz pişman. kelimeler her bir muhabbet arasında buharlaşıp kayboluyordu. geçmişten gökyüzüne doğru yol alıyordu, tıpkı yeni zelanda gibi. ben biraz danimarkaydım, sen hep pompei. yoktun artık.neden olmuştu?  nedenini anlamadan bütün doktorlar aynı şeyi söylüyordu sanki hep bir ağızdan: ''hasta tüm müdahalelere rağmen 'maalesef' hayatta kaldı. üzgünüz.'' kıyamet mi kopmuştu? deliriyor muydum yoksa. soru sormaktan sıkılmıştım. gökten kalseduanlar yağmalıydı artık. bu muammadan sıkıldık. mutsuzluğu tek kelime ile özetleyemezdik, kainat sinirlenirdi. bitkiler de. lekeli vicdanlarımızla oturup tek kadeh de olsa karşılıklı içki içmiştik, hatırlıyor olmalısın. hikayenin sonunda ben ölüyordum. vicdanımın gömleği kırmızı lekeli.

daha

güneş doğuyor ben batıyorum sürekli. dip bir türlü gelmek bilmiyor. bundan aşağısı ne olabilir ki? dünyanın bütün yükü omuzumda sanki. ''bensizim.'' insan ya yârsız olur, ya dostsuz ya. kişi o kadar yalnız ki, bensiz olacak kadar. her insan biraz bizi mi temsil eder? gece olur sessizlik geçer başa. güne bir fener tutulana dek karanlık kraldır, tüm evren onu reddetse de. işte orada! devrik kral ''sessizlik'' bazen diyorum canlılar bozmasaydı acaba bu ortamı, kainatı seslendirecek olan tek şey gök gürültüleri mi olurdu yalnızca. kimse konuşmasa. rüzgarlar ebrulasa gökyüzünü. küfürler 5 saniyeliğine de olsa bıraksa çalışmayı. saçma mı? peki mantık dediğin ne senin? şimdiye dek yaşadıkların mı? mutlusun yani hayatından? peki... o zaman geçmişine dönüp bakmaktan neden korkuyorsun? çünkü ''geçmişini hatırlayanlar, hatırlamayanlardan daha beter bir durumdadır'' güzel demiş üstat. biliyor musun? mahallede terliksiz koşan çocuk gördüğümd