yoksijen

nefretten önünü göremeyen insanları gördükçe üzülüyorum. halbuki insanınoğlu nefretinden nefret etmek için, yani bunun uğruna savaşmak için gönderilmişti bence dünyaya. bu dünyadaki görevine ihanet eden insanlar, sizinle insan olduğunuz için değil, aramızdaki binlerce ve milyonlarca yaşanmış dakika için konuşuyorum hala. sessizliğimizin arkasında çok güçlü bir gökyüzü var. gün gelir ve o siyah trene bindiğinizde, arkanızda kömürden bıkmış, nefret dolu nefesinizi bırakmayın. bırakmayın ki cesedinize su dökülebilsin. özür dilerim. sizin gibi düşünmüyorum çünkü ölünce insan ismi ve doğduğu soyut ülke denen şey değil insan ölür son raddede, işte buna kahroluyorum.

yüceliğinizi ilan edince ne değişecek. huzuru bulmak için huzursuz düşünen insan, huzursuzluk saçıp saniyelerce insanı huzursuz ediyor. buna dünya diyor sağır aşıklar. saygım elbet sonsuz.

bir şu kanadını kapamış kuşa bakıyorum, bir de arkasındaki dağa. inan bana kuş daha yüce görünüyor gözüme. halbuki kuş uçsa oradan, uçmaması gerektiğini bilemez ki hiç bir zaman. bir daha eline böyle fırsat mı geçecek. ne zaman dağdan büyük olur ki kuş. ama insan fark edebilir. hata yapıyorsa ondan dönebilir. işte bazen insan hayatının zirvesini yaşadığı anı fark etmeyebilir. biz buna kader diyemiyoruz. eğer her insanın kendi kaderini kendisi yazdığı doğruysa, bütün yazılarımı yaktığıma pişman olmalıydım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

aylaya

bağdaş kurmuş gülen insan

ne var ne yok