yetmiş iki

hayal kurabildiğim için bana deli dediler. İlk başlarda sineye çekebiliyordum bu rütubetli duvarla yaşamayı. ben hayal ediyorum daha bir yaşamı. beni buraya attılar, ben atılmaktan onur duydum. deliler hep onur duyar demişti bana. ben olmadığım durumlara sokuyordum kendimi hayallerimde. asla olamayacağım durumlara. insan yetmiş şey yaşasa, yetmiş birinci şeye ulaşamadığı için yetmiş kez kafasını duvarlara vurur. şu kara boşluğa atmak ister bazen. ben insan türünden olmama rağmen asla anlamayı algılayamadım.

hayal kuramadığım için bana köle dediler. insan doğar ve belli bir zamana dek kendi kararlarını alır. ancak konuşmayı başardıktan sonra insan, ilk çocukken köle olur. bize söylenenleri yerine getiririz. ve köleyken insan, işte o insan ölene dek çocukluğundaki zamanları anımsar. siz buna yaşam koşulları diyorsunuz, ben diyemem.

kusura bakmayın ama ben düzeni tanımıyorum. bir milyon insan bir alana toplansa ve hep bir ağızdan özgürlük diye bağırsa. ne uzun boylu adamlar, ne de bıçak kalpli kadınlar karşı koyabilir buna. insanlar erken ölmekten korkuyor, ben ise geç gelen başarısızlıkları yaşamayı. başarısızlıklar, mutsuzlukların en kadim dostudur bence. 24 saatin 23'ünde mutlu olsak, o 1 saatteki mutsuzluk kadar keyif veremez. biz yaşıyoruz ve bırakın bari bunu yaşayalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

aylaya

bağdaş kurmuş gülen insan

ne var ne yok